Aldatmak Aldatılmak.. Peki Aldatılan Kadın Ne Yapmalı?

İhanete uğrayan aldatılan kadın ne yapmalıAldatmak veya aldatılmak. Aldatan insan erkek veya kadın fark etmez çoğunlukla duyarsızdır aldatmaya alışmışsa özellikle. Hiçbirşey yapmamış sanki eşini veya sevgilisini aldatmamış gibi tertemizmişçesine gönül rahatlığı ve huzurla yaşamına devam eder. O’nu ne aldattığı partner, ne de aldatırken kullandığı partnerin psikolojisi enterese eder. Çünkü o artık duygusuzlaşmış ve bu işi yapmaya alışmış bir günahkardır. Bu nedenle de artık vicdan duygusu kalmadığından pişmanlığa dair hiçbir emmare göstermeyecektir. Bazısıysa acı çeker, pişman olur ama yine yaptığı çirkin eylemden vazgeçmez. Çünkü güçlü değildir ve nefsine yenik düşerek zayıflığını bir kez daha göstermiştir. Bu tipteki aldatanlar ise zamanla hem yaptıklarından vazgeçemez (iyice bağımlı olur) hem de kendilerini psikolojik ve ruhsal anlamda yer ve tam anlamıyla bitirirler. Diğer acı çekip, pişman olan aldatan cinsi ise tam anlamıyla pişman olmuş ve tövbe etmiştir ki artık aldatma teşebbüsünde dahi bulunmaz. Hiç aldatmayan erkek veya kadın kadar güçlü karakterli ve temiz olmasa da diğer aldatanlar içinde en temiz ve güçlüsü bu aldatmış insan tiptir.

İhanete uğrayan kadın ne yapmalı?

aldatılan kadın ne yapmalı?

Sizler için ihanete uğramış aldatılmış bir kadından, yaşanmış bir hikaye..

Gece, yağmur, rüya… Aniden uyanıyorum, gecenin bir yarısı, saate bakıyorum. Her uykudan bir yerlere geç kalmışım hissiyle kalkıyorum. Aklımın altında ne gizli acaba?

Nereye gidecektim? Gidilmeyecek çok yola çıkmışlığım vardır, gidilmesi gerekenleri unutup. Acının ve çaresizliğin girdabında dolaşırken, yollardan derman aradığım da oldu. Ama bu his, aklımı karıştırıyor, nereye geç kaldım?

Yıllar önce, yine böyle yağmurlu bir gecede, içimdeki acıyı atmak için arabaya binip kilometreler boyu gitmiştim. Nereye gittiğimden ve neden gittiğimden haberim yoktu. Ağlıyordum, canım yanıyordu. Saatler sonra aklım başıma geldiğinde, evden çok uzakta, tanımadığım bir şehrin il sınır tabelasına bakıyordum.

Gece bitmek üzereydi, güneşin aydınlığı etrafı usulca sarıyordu. Bütün hırsımı, arabanın direksiyonuna vurarak ve en acı veren şarkıları avaz avaza söyleyerek attığımı zannetmiştim. Açık bir yer buldum. O saatte olabilecek en iyi kahveyi içtim.

O an evde olmak istiyordum. Battaniyem, yastığım, yatağım, hepsinin ne kadar büyük bir lüks olduğunu anlamıştım. Ancak eve gidebilmem için, gözümde büyüyen uzun bir yol vardı. Kendime kızdım ve biraz daha ağladım arabanın içinde.

İhanete uğradığımı sanıyordum. Sanmıyor, biliyordum. Muhtemelen de öyleydi! Egom, kadınlık gururum yara almıştı. Aklımdan hiçbir iyi düşünce geçiremiyordum. Gözlerim şişmiş, uykum gelmişti. Hırsım ve acım, yerini üşümeye, yorgunluğa ve uykusuzluğa bırakmıştı. Evim ne kadar uzaktaydı ve ben o an evde olmak için neler vermezdim?

Şimdi tebessüm ederek hatırladığım o günden, çok şey öğrendim. O zaman sevdiğim adam, birinin koynunda mışıl mışıl ve rahat bir şekilde uyurken; ben kendimi yollara atmış, hırpalamış ve bitap düşmüştüm. Bundan kim karlı çıkmıştı?

Aldatılmak acıtıyor, evet! Ancak kimse sizi, sizden daha fazla üzemiyor. Değmeyecek olaylara, insanlara, durumlara, gereğinden fazla tepki gösterip kendinizi yıprattığınızda; ruhsal ve fiziksel olarak kaybettiklerinizi düşünmelisiniz.

Sizi yok sayacak kadar değersizse, o ilişki için acı çekmenin de anlamı yoktur. Nihayetinde, o zat_ı muhterem, en fazla geçmişinizde bir anı olarak kalacaktır. Bu kadar benzin parası ödemenin ne alemi var?